21 Mayıs 2009 Perşembe

Suriye Notları


Döndüm arkadaşlar!..
Harika bir gezi oldu, aslında bildiğimi zannettiğim şeylere dair bir çok ayrıntıyı ilk defa öğrendim, bir çok yeni yemek tattım, yeni insanlar gördüm ve de her şeyin ötesinde bize ne kadar zengin ve naif bir kültür mirası bırakıldığını bir kez daha anlayıp kanıtlarıyla tasdik ettim.

Resimlerden önce dikkatimi çeken bir iki şeyden bahsetmek istiyorum. Suriye'de insanlar Türkiye'den gelenlere karşı ayrı bir ilgi duyuyorlar. Gezdiğimiz mekanlarda bayanlar "Türki?Türki?" diye sorduklarında aldıkları "neam (evet)" cevabı karşısında ellerimizi tutup "ehlen ve sehlen" diye başlayan uzun nutuklar çektiler:)Her ne kadar dillerini anlamasak da gülümseyerek ilgilerine mukabele etmeye çalıştık. Rehberimizin tercümesine göre güm kadınlar ne kadadr güzel olduğumuzu söylüyordu. Tabi okuyanlar yanlış anlamasın. dünya güzeli ahu bakışlı,selvi endamlı değiliz,kendimizce ortalama Türk kadını tipiyiz ama buna rağmen epey rağbet gördük Arap kadınlarından:) Tekstil olarak çok gelişmemiş olduklarından heralde kılık kıyafetimiz onlara çok değişik geldi de o yüzden bu kadar ilgilerini çektik sanırım,çünkü arap kadınları bence bizlerden çok daha alımlı.Biraz yaşlıca olanları ise Türk olduğumuzu öğrenince bize sarılıp,yanaklarımızdan öptüler. Bayanlarda durum böyleydi, varın gerisini siz tahmin edin!

İlginçtir, burada hukukta şeriat kanunları geçerli ancak değişik bir sosyal sistemleri var. Mesela başörtüsünü istenen her yerde takmak ya da takmamak serbest! Yani her iki durumda da herhangi bir yaptırıma maruz kalmıyorsunuz ki bu bizim laik ülkemize nispeten bir hayli düşündürücü.

Kadınlar bu ülkede geç vakitlere kadar sokaklarda rahatça gezebiliyorlar, çünkü kadınlara tecavüz ya da tacizin cezası kesin idam! Yani böyle birşeyi aklından geçiren bir kişi önceden cezasını bildiği için bu tür şeylere pek kalkışmıyorlarmış. Gerek de duymuyorlardır sanırım zira 4 adet resmi eş edinme hakları var!

Suriye'de öğrenciler için üniversite eğitimi tamamen ücretsiz ancak bir şartla; o da aşırı zor üniversite sınavlarını geçebilmek. Rehberimizden dinlediğimize göre öğrenciler sınavda ilk okuldan liseye kadar tüm müfredattan sorumlu tutuluyor ve sınav üç oturumdan oluşuyor. Bu kadar zor bir sınavı geçen öğrenci herhalde kendini cennete girmiş gibi hissediyordur:)

Ha bu arada; diyelim ki Suriye'lisiniz ve bir üniversiteden benim gibi öğretmen olarak mezun olup hayata atıldınız, alacağınız maaşı söylüyorum sakın gülmeyin: Türk parasıyla 150 Lira! Evet sadece bu kadar! 1 TL, 3 Suri ediyor, yani bizim paramız onların 3 katı değerinde, ben bir öğretmen olarak halime şükrediyorum, milletimiz sağolsun-devletimiz varolsun! :)

Biraz da esnaftan bahsedelim. Aşağıdaki resimdeki sarı görebileceğiniz gibi Suriye trafiğinin neredeyse yarısından fazlası ticari taksilerden oluşuyor.Sebebi toplu taşımanın yetersiz ve pahalı olması.Buna rağmen ticari taksi sayısı sadece Şam'da 50bin den fazla imiş. Ayrıca petrol zebil olduğu için taksi ücretleri çok ucuzmuş. Örneğin 10 km'lik bir mesafeyi Türk parası ile 5 lira tutuyormuş.


Ahh ahh! Bir de hijyen meselesi var... Yani arkadaşlar,şu bizim klasik alaturka tulavetleri icat edenlere yatın kalkın dua edin! Hava acayip sıcak, elimizde su şişeleri habire su içiyoruz ve doğal olarak ihtiyacımız geliyor ama gidecek yer yok! Yani var aslında da bizde gidecek cesaret yok:) Eşime göstermek için bir adet resmini bile çektim ama buraya koymak çok abes olur herhalde, görmeden anlaşılmaz arkadaşlar:)

Olumsuz gibi görünen yanları bunlar. Ama güzellikleri de anlatmadan geçemem... Havası bambaşka, çok sıcak ama İstanbul'daki gibi boğucu bir atmosferi yoktu,gölgelerde sıcaklık gayet dayanılırdı.

Daha gezdiğim yerleri anlatmaya başlamadım bile. İslam tarihi adı altında ders kitaplarında okuyup geçtiğimiz ancak özümseyemediğimiz, anlayıp analiz edemediğimiz pek çok şeyi hatırladım ve tarihimizin ne kadar zengin ve çoğu yerde acılarla dolu olduğunu anladım. Bedenleri ortadan ikiye kesilerek kavimleri tarafından katledilen Hz. Yahya, Hz. Zekeriya, Efendimiz'in (sav) halifeliğini paraya satmadığı için başı kesilerek katledilen torunu Hz. Fatıma'nın oğlu Hz. Hüseyin, kızı Seyide Zeyneb,


Şiilerin çok rağbet ettiği Seyide Zeyneb Camii.

Efendimizin hatırasına Medine'de dayanamadığı için Şam'a göç edip orada can veren Bilal-i
Habeşi

Bilal-i Habeşi'nin de Türbesinin içinde bulunduğu kabristan. Yeşil kubbeli ve taşlı olanlar sahabe ve ehli beyt kabirleri...

Habeşi, Halid bin Velid, Muhyiddin Arabii ve
Yavuz Sultan Selim tarafından yapılan Selimiye medresesinde kabri bulunan son Osmanlı sultanı ve halifesi M.Vahdettin Hazretlerinin makamlarını ziyaretlerimizde epeyce duygulandık. Tüm bu yaşanmış olayları tarih kitaplarında sadece ders geçmek için okumuştuk zamanında... Ama şimdi gerçekten anladım neler yaşandığını...


Dünyada halen işler durumda olan en eski 23 değirmenden üç tanesi Suriye'de bulunuyormuş. MS 2 yılında yapılmış.

Neyse, şimdilik bu kadar... Suriye yemeklerini ayrı bir postta anlatacağım. Gördüklerimi unutmamak adına da bu hafta ara ara yazacağım inşaallah...

Geçmişe saygıyla...

15 Mayıs 2009 Cuma

Ne Hafta Ama!

Ne hafta ama!

Lost'un 2 bölümlük sezon finali (süperdi), Binbir Gece dizisinin finali (çok saçmaydı), Eurovision yarışması elemeleri,(Hadise'nin bizi Arap ülkesi olarak göstermek için seçtiği dansöz kıyafeti ve de göz göre göre yaptığı lap dansı) Tamam kabul ediyorum televizyon ile epeyce vakit geçiriyorum:) bu arada okunması gereken sınav kağıtları, hazırlanmam gereken bir classroom observation'ı ve de haftasonunda gidilecek bir yurtdışı gezisi! Konuşulacak çok şey var aslında:)

Gündemimde bu haftasonu arkadaşlarla yapacağımız kısa bir Suriye gezisi var. Plan şöyle; önce uçakla Antep'e gidilecek, ordan otobüsle sınırdan Suriye Halep'e geçilecek. Sınırdan geçme lafı insanı biraz ürkütüyor yani, bu olaydan kendim dahi tırsmıyor değilim! Her neyse, ilk gün Halep, ikinci gün Şam, sonra yine Antep, sonra uçakla İstanbul... Hava da bu haftasonu36 derece olacakmış orada tahminen!!! Buradan nerdeyse 15 derece fazla, oooy oy!

Aslında içimden bir ses "ne işin var be deli kadın? Hazır 4 gün tatili bulmuşsun evde kocanla otur, kek yap, ütü yap, temizlik yap, ne yaparsan yap di mi?" diye konuşup dursa da diğer sesler de "macera kızım macera! en son ne zaman böyle bir çılgınlık yaptın, ya da hayatında hiç böyle bir şey yaptın mı?" deyip duruyor... Neyse bakalım, hayırlısı, son dakikada hava alanında bi arıza çıkarıp geri dönmezsem iyidir:) Şaka tabi, artık her şey hazır arıza çıkarırsam arkadaşlara ayıp olur:)
Hayırlısıyla dönüşte görüşürüz inşaallah!!
Gülümseyiniz...

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Anneler Günü Kahvaltısı


Anneler gününden önce "sabah kahvaltısına anneme gidebilme lüksüne sahip olabilseydim" keşke diye mızıldanmıştım. Sonra arşivimdeki resimlere bir baktım, sömestr tatilinde annemler geldiklerinde hazırladığım sofranın resimlerini hala yayınlamamışım. Site istatistiklerinde dün aratılanların arasında "anneler günü özel kahvaltı menüsü"nü de görünce, bu sofranın resimlerini ilham verme açısından paylaşayım dedim.

Menüde;
  • Mantar kurabiye
  • Kıymalı börek
  • Cevizli çörek (Çiçek fırından)
  • Pastane poğaçası(Çiçek fırından-Biraz hazıra kaçmışım galiba:)
  • Mercimek köftesi
  • Zeytinyağlı barbunya
  • Zeytinyağlı sarma
  • Tavuklu rus salatası
  • Kahvaltılıklar
  • Ve de kardeşim için fındıklı drajeler vardı:)
Ya işte böyle dostlar,ne yapsak? Göçü toplayıp, kocamı da alıp anamızın evine mi gitsek acep?...

Sevgiyle kalın...

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Annem...


Mom's Rose By Wayne Fagan

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim...

Yarın anneler günü...
Keşke annemle aynı şehirde yaşasak da, yarın pazar sabahı kahvaltısına bir elimde çiçekler,diğer elimde evde yaptığım ama onsuz yiyemediğim kek yada poğaçalarımla ona gitsem. Kapıda beni görünce güzel yeşil gözleri parlasa da "aaa,nerden çıktınız siz:)" dese.. Sonra da "aman da benim kızım ne de hamaratmış,neler de yaparmış annesine" dese, sonra "hadi geçin içeri,çayı demledim ben" diye beni işlerden uzaklaştırmaya çalışsa.. Ahh ah.. Annesiyle aynı şehirde yaşayanlar ne şanslı... Onun yeri bambaşka.. En yakın arkadaştan daha yakın,en şefkatli dosttan daha dost, daha sırdaş.. Hiç bir zaman hiç bir isteğini geri çevirmeyen,çevirmesi gerekse de illaki makul çözümler üreten, insanın hayatındaki en anlamlı (en kullanışlı:) insan... Canım annem...
Her şey bir yana, Allah kimseyi annesinden ayırmasın...

Dün okulumuzdan bir hocamızın annesinin vefat haberini aldık,ani bir vefattı,çok üzüldük... Tam da bu haftasonu anneler günü münasebeti ile bu haber daha bir etkiledi sanki beni.

Hocamıza sabır, merhum annesine Allah'tan rahmet diliyorum.. Ötelerde hiç ayrılmamak üzere birleşmeniz duasıyla... Hepimiz için amin...

Sevgi ve merhametle kalın...

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Neler Oluyor Hayatta?

Bu kadar uzasın istemezdim ama elimizde olmadan arayı açtık napalım... Son dönemlerde okuldaki konferans, gelmeler- gitmeler, geziler, programlar, düğünler derken hayatın meşgalesi aldı başını gitti,giderken bizi de birazcık uzaklaştırdı bu mekandan..

Çok güzel şeyler yaptım mesela...
İlki okuldaki konferanstı. Allah'a şükür hazırlanmak için vakit bulabildim ve problem çıkmadan sunumumu yapabildim. Asistanım,dinleyicilerim ve de dinleyicilerin arasındaki bazı best friend'lerimin de katkısıyla bu vazifeyi de yerine getirdik. Bu çalışmayı CV'me altın harflerle yazacağım ilerde:)
Konferans bitiminde tümm katılımcılarla birlikte çıktığımız boğaz turu da harikaydı. Yatta yenen öğlen yemeğinin ardından küçük bir çekiliş yapıldı. Yata binerken dağıtılan mini lokum kutularının altındaki numaralarla çekilişe katıldık,ilginçtir ki onca katılımcı varken çoğunlukla bizişm kadroya çıktı hediyeler:) Millet de işin içinde bir tezgah var sanacaktı nerdeyse:) Neyseki hediyeler ufak tefek şeylerdi,kitap-sözlük vs.. gibi.. Öyle beyaz eşya -ev -araba falan dağıtılmadı:)))






Tabi tüm bunlar esnasında; tam da konferans haftası evlenen eşimin kuzeni ve bu vesileyle evimize konuk olan kayınvalidem,eşimin dayısı ve yengemiz ile ilgili aktaracaklarım var. Malum çalışan bir ev hanımı olarak kendileri ile malesef istediğim gibi ilgilenemedim. Yemek bile hazırlayamadım yorgunluktan.Sağolsun kayınvalidem ve eşim mutfağa girip kahvaltılık bir şeyler hazırlayıp idare ettiler beni. Neyse bi dahaki sefere tüm hünerlerimi sergilemek üzere esen kalın diyerek uğurladım onları:)
Sonra best friend'lerimden birinin evine konuk oldum kahvaltı için.. Kutlu doğum ayının içinde bulunmamız sebebiyle kahvaltının teması "gül" idi. Masanın üstünde kırmızı gül yaprakları ve gül desenli peçeteler vardı, tabaklar-fincanlar gül desenli idi... Ve tabiki yemekler... Hepsi birbirinden lezzetli çeşit çeşit nimetler.. Bu sofrayı paylaşmayı çok önceden istemiştim ama ancak fırsat bulabildim..


Tabi gelenlerin de getirdikleri ile sofra iyice bereketlenmişti..

Sonra açılışının üstünden epeyce geçmesine rağmen, ilk defa fırsat bulup Miniatürk'e eşimin şehirdışından gelen arkadaşlarını gezdirme vesilesi ile gidebildik. Gerçekten çok güzel proje olmuş,tasarlayanları ve hayata geçirenleri kutluyorum. Kısa bir Türkiye turu yapmış gibi hissettim kendimi..









Son olarak işçi bayramından dolayı 1 gün ekstra tatili haftasonuna ekleyerek ,perşembeden yola çıkıp memleketimize kaçtık. Aile yanında toplam 3 gün tatil yapınca kendimi çok iyi hissettim. Bu kadar tatil fazla gelmiş olacak ki, İstanbul'a geri dönüşte akıntılı bir burun ve ağrılı bir boğaz getirdim:) Ama olsun her şey çok güzeldi...
Herkese mutlu günler!