26 Kasım 2008 Çarşamba

Classroom Observation!?!


Herkese günaydın!

Maceralı ama güzel bir akşamdan (daha sonra anlatılacaktır:) sonra, dolu dolu geçecek güneşli bir güne "cosy" ofisimden merhaba diyorum... Malumunuz günlük yazarının asıl mesleği öğretmenlik, dolayısıyla bu günkü konumuz bir öğretmenin ders gözlemi hikayesi...

Meslekte ilk yılım olmamasına rağmen, bu sene işe yeni başladığım üniversitede Teacher Training çalışmaları kapsamında,tecrübeli öğretmenler rehberliğinde yürütülen ve belli aralıklarla tekrarlanacak olan sınıf gözlemleri yapılıyor. Bunların ilki geçtğimiz hafta bana da uygulandı. Observer hocamızın doktora çalışmaları sebebiyle 3 kez ertelenen gözlem günüm için, nihayet geçen hafta çarşamba üzerine sözleştik. Ve ben -klasik Türk insanı olarak- içimde bu ders sunumu ile alakalı gereksiz bir rehavet hissederek çarşamba gününe kadar hiç bir hazırlık yapmadım. Neden mi? Cevabı basit "nasıl olsa bi daha ertelenir yaa..." Cık cık cık... Hiç hoş değil biliyorum, ben de kendime hiç yakıştıramadım zaten ama napalım.. Zaman azlığı ve işlerin yoğunluğu arasında bir de bunun stresini bir kaç gün evvelden yaşamak istemedim sanırım. Bununla berabergözlemin yapılacağı sınıfımın da ders başarısına ve öğrencilerimin usluluk seviyesine güvendiğim için -nedense- hallederiz modunda çarşambaya kadar sakin sakin bekledim.

Çarşamba sabahı sadece işlemekte olduğum üniteye şöyle bir göz attım,yapacağım aktiviteleri gözden geçirdim. Çay içtim,gazete okudum, yine sakindim yani. Neyse... Efendim gözlem saati geldi çattı.

Observer hocamız ile birlikte, yine gayet sakin bir şekilde sınıfın yolunu tuttuk. Herhalde benim sakinliğim öğrencilere de sirayet etmiş olacak ki, sınıfta tanıdık olmayan bir simanın varlığından hiç de rahatsız olmadılar. Benim en güvendiğim öğrencilerim -aynen benim gibi- bir rahattılar ki sormayın. Biz iki öğretmen derse girdik, ama benim sevgili öğrencilerim ilk beş dakika boyunca bir türlü yerleşip de oturamadılar. Yok benim sıram nerde, ay bu benim sandalyem değil, aman oraya güneş geliyor ben burda oturmam, aman gamze gelecek sen buraya oturma falan... Allahım yarabbim.. Bendeki sakinlik yavaş yavaş yerini tedirginliğe bıraktı. Observerim beni süzüyor. Beni gitgide sıcaklar basıyor. telaşımı çaktırmıyorum,bir yandan da öğrencilere kızıyorum içimden.. Öyle ya bunlar koskoca kazıkkadar ünv. öğrencileri, lise de olsa bi nara atıp hepsini çoktan çakmıştım sıralarına ama burda şık olmaz... Neyse sabrettim ve o hiç bitmek bilmeyen yerleşim dakikalarını atlattım. Çok şükür derse başlayabildik.

ilk olarak geçen hafta verdiğim bir ödevi konuşalım dedim. Planımda bu vardı yani. Ödev İngilizce bir gazete getirip gazetede yapılmış olan haberlerin kaçta kaçının konusunun magazin olduğunu incelemekti. Ama hayret ki her zaman her dediğimi kuzu kuzu yapan sınıfımda o gün hiç kimse ödevini getirmemişti. İçimden Allahım noluyor derken imdadıma sınıfta sosyalliğiyle tanınan bir öğrencim yetişti. Tesadüfen o gün yanında bir gazetenin İngilizce eki vardı. Neyse efendim aldık gazeteyi elimize,başladık sınıfla beraber sayfalarını çevirmeye... Hay aksi,aradığımız konuda tek bir haber bile yok derken.... karşımıza Meg Ryan ile ilgili bir haber çıktı.(http://www.hurriyet.com.tr/english/lifestyle/10388308.asp?scr=1) Oh çok şükür deyip tam haberi sınıfla birlikte incelemeye başlamıştım ki haberin içeriğinde pek de pedagojik olmayan ayrıntılarla karşılaştım! İsterseniz linke tıklayıp okuyabilirsiniz. Neyse,arkadaşlar bu kadar ödev yeter, beni rezil ettiniz zaten diyerek asıl konuya ani bir dalış yapmak zorunda kaldım. Bu arada günlerdir psikolojime hakim olan sakinliğin yerinde yeller estiğini dehşetle farketmekteydim.
Kitaplar açıldı, derse başlandı evet şimdi okuma yapıyoruz hep beraber derken, dışardan acı acı bir alarm sesi gelmeye başladı. Kendi kendime "Allahım sana geliyorum galiba, bu kadar aksilik olamaz" demekteydim. Alarma eminim birisi şaka olsun diye basıp kaçtı yada kontrol dışı bir şey oldu bunu anlıyordum ama neden ben? neden özellkle bu ders?Neden en sevdiğim sınıfım huysuzluk yaparken ve ben gözlemleniyorken alarm çalıyor??? Diye diye kalan bir parçacık sakinliğimde uçup gitti. Artık öğrenciler alarm sesinden kendilerinden geçmiş ve hiç bir şeye konsantre olamaz hale gelmişlerdi. Hatta bazıları "hocam galiba gerçekten yangın çıktı bence bu kez kaçmalıyız!"gibi abuk espriler yapmaya başlamıştı. Neyse bir şekilde alarmı duymazdan gelerek okumayı ve alıştırmaları yaparak o dersi tammladık ama varın gerisini siz tahmin edin. Ders bittiğinde observer hocamın bakışlarından anlamlar çıkarmaya çalışarak onu uğurladım. Kendisi ancak yarın için bana feedback verebileceğini söyledi ve gayet nötr bir tavırla öylece çıkıp gitti. Ben de yorgun ama zafer kazanıp kazananamış olduğunu anlayamayan bir komutan edasıyla sınıftan tek başıma çıktım. Şimdi feedback zamanı idi.. Bu mesele biraz akademik ve çetrefilli,o yüzden arkası yarın diyorum..
Herkese tekrar günaydın...
Just for smile!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dediniz ki;