1 Kasım 2010 Pazartesi

Dizi Dizi Hayat: How I Met Your Mother?














Dizi dizi hayat serisine devam ediyoruz Ey Türk Milleti!

Sırada "How I Met Your Mother;?" var demiştim hatırlarsanız. 6 sezondan mütevellit bu diziyi ilk önce 3 sezonluk DVD'lerini alarak izlemeye başlamıştık eşimle. İlk bölümden itibaren sardı diyebilirim. Kolay giden konusu, güncel ve orjinal esprileri ile her hafta merakla beklenen bir dizi oldu kısa sürede bizim için.

Hikaye aslında 2030 yıllarında geçiyor. Ted Mosby adında evli, iki çocuklu bir mimar 2030 yılında çocuklarına anneleri ile nasıl tanıştıklarının hikayesini anlatmaya başlıyor. Ancak bu hikaye öyle kısa ve de hemencecik anlatılabilecek bir hikaye değil ona göre. Bu yüzden hayatına katkısı çok büyük olan arkadaş grubu ile geçen maceralarını anlatmaya başlıyor ilk önce. Yani olaylar 2005 yılından başlanarak anlatılmaya başlanıyor.

Üniversitede kaldığı yurtta oda arkadaşı olan o zamanların hukuk öğrencisi, şimdilerde avukat Marshall Eriksen, Marshall'ın kız arkadaşı (şimdiki eşi) anasınıfı öğretmeni Lily Aldrin, favori mekanları McLarens Bar'da otururlarken tanıştıkları Kanada'lı haber sunucusu, güzel Robin Sherbatsky, ve yine aynı barda nasıl tanıştıklarını hatırlamadıkları super cool Barney Stinson
hikayenin ana kahramanlarıdır.

Ted'in kankası Marsmellow ve eşi Lilypad:)

Ted ve Barney'nin ortak ex-aşkları Robin Sherbatsky



Esas oğlan Ted Mosby hem renkli ve hem de sıradan bir karakter. Kırmızı kovboy çizmelerine duyduğu sevgiden tutun da, saçını sırf iddia üzerine sarıya boyayabilmesi gibi enterasanlıkları olmasına rağmen, yaşça kendinden çok büyüklerle saatlerce keyifle sohbet edebilir.
















Empire State binasına karşı yoğun bir ilgi ve sevgi besler, bu binanın mimari yapısı hakkında durmaksızın konuşabilir. Star Wars filmlerinin tüm serisini ezbere bilir.



















Sürekli doğru insan arayışındadır, etkilendiği her kızın "hayatının kadını olma ihtimali" karşısında her tür fedakarlığı yapar. İmajını değiştirebilir, evinden taşınmaya karar verebilir, kısacası kendinden beklenmeyecek her şeyi yapmaya hazırdır.

Bu yüzden çoğu zaman kendini gülünç duruma düşürüp alay konusu olmasına rağmen, arkadaşları tarafından her zaman sevilir, desteklenir. Tüm bunları yaparkenki tek hayali hayatının kadını ile evlenip bir yuva kurmak, iyi bir aile babası olup kendisini birilerine ait hissetmektir. Ne yazik ki bu hayalini uzun süre gerçekleştiremeyecektir. Çoğu kez kandırılır, aldatılır, hatta bir kez evleneceği kilisede müstakbel eşi tarafından terkedilir. Bu yüzden dizideki favori sözlerinden biri "I got left at the alter!!" olmuştur.

Biraz Barney karakterinden bahsetmek istiyorum. Bence dizideki en çarpıcı karakter Barney, kendi deyimi ile Barnicle'dır.


Hatta diziyi biraz da onun esprileri sayesinde seviyorum diyebilirim. Muhteşem orjinal bir insandır kendisi. İflah olmaz bir womaniserdır. Kız tavlamanın kitabını yazmıştır. Gerçekten yazmıştır! Takım elbisesiz asla çıkmaz. Hiç bir resimde çirkin çıktığı görülmemiştir. 30 yaşın üzerindeki hatunlardan yılandan kaçtığı gibi kaçar. Her zaman cool'dur, paralıdır, havalıdır,kendi deyimiyle "legendary" dir. Hangi firmada çalıştığı bilinmesine rağmen, orada ne iş yaptığı ve ne kadar kazandığı asla öğrenilemez. Araba kullanmaktan korkar.


Süper mottoları vardır, tiz sesiyle çığırdığı "what uuuuup!" cümlesi onun sayesinde akıllara kazınmıştır. Legendary kelimesine bir takıntısı vardır. Bu kelimeyi söylemekten zevk alır.Çünkü kendisinin legendary(efsanevi) olduğunu düşünmektedir.Hatta bunu vurgulamak için çoğu zaman şu şekilde söyler:"It's gonna be LEGEN...wait for it:..DARRRY!!!
Ayrıca her kelimenin sonuna "up"kelimesini ekleyebilir (!) : "suit up, buckle up, air suite up!".. bunlardan sadece bir kaçıdır.
İçten içe bir hüzün taşısa da arkadaşlarına bunu hiç belli etmemeye çalışır. Awesome (dehşet) bir karakter olduğuna inanır. İnsanlarla sürekli tek taraflı iddialara girer. "Challenge accepted!"dediği an iddiayı kazanmak için günlerce sürecek zahmetlere girebilir.Örneğin çocuk taklidi yaparak kadın tavlamak gibi.. Çoğu zaman kaybeder. Çok mutlu olduğunda her zaman "Highfive!!" yapar. Hatta bazen bu da kesmez, "High six!" yapmışlığı bile vardır. Kısacası dizideki yeri doldurulamaz karakterleren biridir.
Bilginiz olsun diye söylüyorum,6 sezondur hikaye bu muhteşem 5'liden başka bir şeyden bahsetmedi.
Ted'in geleceği hakkında tek bildiğimiz, evlenip bir kız, bir erkek çocuğa sahip olacağı. Anneye dair bazı ip uçları verildi ama hala hayali anne ile nasıl tanışıldığı konusuna gelemedik :)
Arada görünüp kaybolan sarı bir şemsiye annenin sembolü oldu mesela. Müstakbel eşine ilişkin; beşinci sezonun ilk bölümünde yanlışlıkla ders verdiği iktisat sınıfında bulunduğu, esmer olduğu, bir müzik grubunda bas gitar çaldığı ve kendisi ve Marshall gibi onun da Yıldız Savaşları filmlerine bayıldığı gibi bazı ipuçları verildi.

Valla ben şahsen sonu LOST gibi olacak diye korkuyorum. Diziyi hala çok keyifli bulmama rağmen çok uzadığı için sonunu bağlayamayacaklar diye endişeliyim dostlar.

Neyse, bu kadar bıdı bıdı yeter gari. Tavsiye ederim,rengarenk,eğlenceli, komik, kafa dağıtıcı çook keyifli bir dizi..

2 yorum:

  1. evet benim de izledigim iki diziden biridir (digeri icin bknz big bang theory)

    YanıtlaSil
  2. ama hala anneye dair bi gelisme yok, insan 6 sezon bekletilir mi canim?

    YanıtlaSil

Dediniz ki;