11 Aralık 2010 Cumartesi

Evrendeki En Pişmiş Tavuk

Bugün pasaport almaya gittiğimde  başıma  gelenleri anlatmak istiyorum size , lütfen mendillerinizi hazırlayın, zira ağlayabilirsiniz.

Eşimin büyük harflerle "HEMEN" ibaresini koyduğu e-maili emir telakki edip bugün 2 saatlik dersimden sonra izin alıp okuldan çıktım. Taksici ile 30 tl'ye anlaştık, saat 11 de yola çıktık.  Daha biz  ancak yola çıkmıştık ki şoförü devamlı müşterilerinden birisi aradı "taksi lazım amca, yetiş!" diye.

O esnada hadımköy semalarında kar yağmakta, Avcılar yanyolda 5 araç birbirine girmekte ve de E5'de bir kamyon devrilmekte, trafik arap saçına dönmekte idi. 

Ama her şeye rağmen bizim şöför amca arayan müşterisi çocuklu olduğu için bana dönüp; 
"- Hocam kızcağıza acil araç lazımmış, onu da alalım ben önce sizi bırakırım yolunuz uzamaz, sonra onu yerine götürürüm, işi görülsün sevaptır" dedi. Paranın yüzü sıcak tabi.
Ben de dedim ki;
"- Benim işim acele, yolu uzatacaksanız almaya hiç gitmeyelim, ben sizi kaç saat evvelden arayıp çağırdım, yollarda vakit kaybedemem." 
Amca cevabı yapıştırdı tabi,
"- yok yok, hemen yol üstü, şurada bilmem ne sitesinde oturuyorlar, ordan hemen otobana dönüş var" dedi.
Bende kızdım ama belli etmeden sadece;
"-iyi" dedim.
Neyse az sonra hatunu aldık, Ama "hemen otobana dönüş var" dediği yerden otobana dönebilmek için 1 saat boyunca arabada bekledik.Çünkü çevresel faktörler coşmuş durumda idi. Dahası 2.5 yaşında devamlı konuşan ve zırlayan bi cimcime ile yanyana oturmakta idim. Hafakanlar bastı, fenalıklar geçirdim. Yapacak bir şey yoktu, bu yola beni şöför soktu,inemezdim de.. Kızdığım için sürekli "ufffff"layıp durdum. Ben ufladıkça zavallı adam camı açıp o soğukta arabayı havalandırdı.

Neyse, 1.5 saatlik yolculuk işkencesinin ardından T.kent emniyet amirliğine geldik. Netekim, geldikten sonra, sora sora adres ararken öğrendik ki emniyet müdürlüğü Atışalanı'na taşınmış. Ne hoş! Ordan yine sora sora atışalanına geldik ama yol boyunca o minik kızın nasıl mütemadiyen vızıldandığına girmeyeceğim bile. 30 tl verdiğimi zannederek arabadan indim. Bir elimde koca bi şemsiye, diğerinde poşette taşımaya çalıştığım okuldan verilen zimmetli laptop. Ama taksi gittikten sonra kalan paralarımı sayarken farkettim ki 10 tl fazla vermişim. Bankadan çektiğim banknotlar gıcır olduğu için 2 onluk birbirine yapışmış, farketmemişim. Amcayı aradım, arabada para düşürüp düşürmediğimi sordum. Amca baktı,"aaa evet burda iki onluk, bi yirmilik var" dedi ve pazartesi okula getireceğini söyledi. Sonra da (herhalde ben 10 liranın peşine düştüm diye) demesin mi "hocam para lazımsa gelip vereyim yardımcı olayım" diye! Hıırrrrrladım,ama neyse..

Emniyete girdim, sıra beklemeye başladım. Ordaki bir memur bana randevusuz işlem yapılmayacağını söyledi. Bu esnada nedense sol gözüm istemsiz olarak seğirmeye başlamıştı. Uzaktan geldiğimi, yeni sistemi bilmediğim için randevusuz geldiğimi söyleyince acıdılar bana. 
"-Evraklarını ver" dedi polis. Ardından bir baktı pasaportuma; 
"-Aaa, bu yeni pasaportlardan, bu artık çöööp!" dedi. Ben de;
 "-Ne çöpü, daha 6 ay oldu onu alalı" dedim. Sonra memur;
"-İşte artık bundan sonra her seferinde yeni defter çıkarılması lazım, süresi uzatılmıyor onun yerine 1,3,5 yada 10 yıl geçerli pasaport alıyorsun,yani süresi bitince çöpe atıyorsun. Ama istersen şu anda yılbaşına kadar kampanya var, 5 yıl fiyatına 10 yıllık pasaport veriyoruz" dedi.
Ne kadar diye sorunca da "310tl harç, 50 tl de defter bedeli" dedi. Ala!!
Harika! dedim,ne karlı bir alışveriş.. Kaç günde veriyorsunuz diye sorunca da adrese yollanacağını söyledi. Sonra memur bana "siz nerde oturuyorsunuz" dedi. Bcity deyince bi kahkaha attı ve " boşuna mı ilçe yaptılar orayı, gidip oranın emniyetinden alsana" dedi (senli benli konuşmalara dikkat edelim). 
Artık uyuşmuştum ben de "hıı,öyle yapiyim bari" deyip çıktım. Zaten kayış atmıştı çoktan..


Bcity'deki emniyete gelmeye karar verdim. Geç kalmamalıyım diye oradaki taksilerden biriyle 20 tl ye anlaştım. Çok pis pazarlık yaparım (neye yaradıysa). Atladım eve geldim elimdeki eşyaları bırakıp daha rahat giderim diye.Sonra gelince randevu için İnterneti açtım
Randevu almak için aradığımda bi güzel haberle(!) daha karşılaştım, o da şuydu, pasaport harçlarını sadece ziraat bankalarına yatırabiliyormuşuz:))) Aksi gibi ne evin ne de okulun yakınlarında ziraat yoktu... Demek ki bugün bu iş olmayacaktı. Demek ki onca taksi parasını boşuna vermiştim...
Demek ki evrendeki en pişmiş tavuk ben idim! 

Sonra "vermediyse mabut, neylesin mahmut" diyerek giriştim yemek yapmaya. Bunu bari becereyim dedim kendimce. Hırsımı fırında köfteden ve bulgur pilavından çıkararak rahatladım bi nebze...

İşte böyle. Bi haltı halledemedim bugün. Artık bilgi diye sağdan soldan duyduğu şeyleri bi kere daha check etmeden işe kalkışanın, yola dökülenin.... İşte böyle parası gider, vakti boşa harcanır.

Ağladınız mı kuzum? Ağlayın, ağlayın açılırsınız, ben de bugün gezdim, açıldım bayaaa...

Bilgilerinize arzederim!
Sevgilerimle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dediniz ki;